20 Aralık 2008 Cumartesi

Yatak Odası Takımları ve Tepsi Örtüleri









Yine Burak ın çeyizinden yatak odası takımı ve tepsi örtüleri.Songül e tekrar teşekkürler.

18 Aralık 2008 Perşembe

Havlu kenarı tepsi örtüsü







Burak ın çeyizinden çok güzel bir havlu kenarı ve tepsi örtüsü...Songül'e teşekkürler..






17 Aralık 2008 Çarşamba

netten havlu kenarları

nette bulduğum üç değişik havlu kenar danteli .


perde örnekleri

üzümlü ve kelebekli harika modeller.her yerde kullanabilirsiniz ama perde olarak örüldüğünde çok güzel olacağına eminim.netten alıntıdır.



netten çanta modelleri



8 Aralık 2008 Pazartesi

Bayram Duası
Ya Rabbi tadına bütün milletin,
Varacağı bayramlara eriştir
Milletinin yarasını devletin,
Saracağı bayramlara eriştir

Devletin milletin verip el ele
Kimsenin kimseyi etmeden köle
, Zenginin fakirin gönül gönüle
Gireceği bayramlara eriştir.

Fukaranın rezil olduğu değil,
Hastanede rehin kaldığı değil,
Memurların zekat aldığı değil
Vereceği bayramlara eriştir

Her mübarek bayram gelince böyle
, İşçi köylü mahzun olmasın öyle,
Cebinde harçlığı göğsünü şöyle
Gereceği bayramlara eriştir

. Enflasyon insin diye çok estim,
Anladım ki biraz hayalperestim,
İnmesinden artık umudu kestim
Duracağı bayramlara eriştir.

Ya Rabbi halimiz ayandır sana,
Tahammül kalmadı dökülen kana,
Savaşın kavganın, terörün sona
Ereceği bayramlara eriştir.

Sağımız solumuz düşmanla kaplı,
Sırtımızda nifak hançeri saplı.
Yüreklerin birlik beraber toplu
Vuracağı bayramlara eriştir

. Ben desem devletin gücüne gider
, Bunlar ne av yapar ne koyun güder
, Hepimizi başta gerçek bir lider
Göreceği bayramlara eriştir.


Arif der ki Ya Rab Müslüman Türk’üm
Bu düzen tartmıyor çok ağır yüküm
, Türk’ün ve İslam’ın yeniden hüküm
Süreceği bayramlara eriştir.

Ozan Arif

5 Aralık 2008 Cuma

Bugün üniversite öğrencilerinin çoğunluğunu 1986 doğumlular
ve daha küçükler oluşturuyor. 'Gençlik' onlara deniyor
Onlar için "Soğuk Savaş" bir bilgisayar oyunu.
AIDS doğduklarından beri var.
CD doğduklarında vardı.
Michael Jackson onlar doğduğunda beyazdı.
Bülent Ersoy onlar doğduğunda kadındı...
Eski filmlerde Ajda Pekkan'ı görseler tanımazlar.
Küçük Emrah'ı, Emrah'ın gayrimeşru oğlu sanıyorlar.
Rıdvan Dilmen onlar için sadece bir TV spor yorumcusu ve ona neden 'şeytan' dendiğini bilmiyorlar.
Kenan Evren onlar için tonton bir ressam "netekim".
Onlar için 'Çarli'nin Melekleri' ve 'Görevimiz Tehlike' sadec geçen senenin yeni vizyon filmleri.
Siyah beyaz bir bilgisayar ekranı olabileceğini düşünemezler.
Pac-Man'i bilmezler.
Amiga ve Commodore 64'leri olmadı hiç.
Siyah beyaz bir televizyon olabileceğine inanmazlar ve uzaktan

kumanda olmadan nasıl kanal değiştirileceğini bilmezler.
Balkonda hiç anten ayarı yapmadılar.
Sadece tek bir kanalın günde belirli saatlerde yayın yaptığı dönemlerde dinozorların da yaşadığını düşünürler.
Dallas'ı sadece NBA maçlarından bilirler.
Flamingo Yolu ise sadece bir bar adı olabilir onlar için.
John Travolta'yı hep balık etli ve yuvarlak hatlı olarak gördüler ve onun nasıl olup da bir dans ilahı olabildiğini hayal bile edemezler.
Ve bizlerin de üniversitedeyken cep telefonsuz nasıl yaşayabildiğimize akıl erdiremezler...
Şimdi bakalım yaşlanıyor muyuz bir görelim...
1.Yukarıda yazılanları anlıyor ve gülümsüyorsun.
2. Artık dışarıda geçirilen bir gecenin ardından öğleden sonraya kadar uyumaya ihtiyacın var.
3. Arkadaşların bir bir "dede" oluyor.
4. Küçük çocukların bilgisayarla nasıl çok rahat oynayabildiklerine her zaman hayret ediyorsun.
5. Gençlerin ellerinde cep telefonlarını görünce kafanı sallıyorsun.
6. İşine her geçen gün daha çok bağlanıyorsun. Artık o senin hayatın.
7. Arkadaşlarınla her gün telefonda daha az vakit geçiriyorsun.
8. Zaman zaman arkadaşlarınla buluşup, beraber yaşadığınız
komik anıları tekrar tekrar anlatıp, eski güzel günleri yâd ediyorsun.
9. Bu maili okuduktan sonra bunu bazı arkadaşlarına forward etmeyi düşünüyorsun. Onların da bunu beğeneceklerini biliyorsun...
Ve... Evet ... kabul etsek de etmesek de hepimiz yavaş yavaş
Y A Ş L A N I Y O R U Z !!!
Yorum (3) :: Yorum yaz! :: Bağlantı
2/9/2007 - Papatya havlu kenarı
Kategori: DANTEL
BİR KADIN GİTTİĞİNDE



Kadınlar gittiklerinde arkalarında daha büyük boşluklar bırakırlar.
Onlar bir gün çekip gittiklerinde, peşlerinde ‘yetim-öksüz’ kalan çok olur:
Mutfaktaki dolap, perdeler, kavanozun içindeki eski düğmeler, özenle saklanmış küçülmüş giysiler, dolap diplerindeki kurdeleler.
. .Sabah karanlığında mutfaktan gelen tıkırtılar susar, yetim kalmıştır tabaklar
.Bir kadın gittiğinde hep suyu unutulur saksıların.
Sık sık boynunu büker ’sarıkız’
.O teki kalmış eski bardağın anlamını bilen olmaz, değerini kimse anlayamaz krom hac tasının
Balkon artık sessizdir, koridor kimsesiz.

Bir kadın gittiğinde
Bir kadın gittiğinde ne çok kişi gider aslında;
bir ağır işçi, bir temizlikçi, bir bakıcı, bir bahçıvan, bir muhasebeci..
.Bir anne gider…Bir dost…Bir arkadaş…Bir sevgili…
Ne çok kişi yok olur bir kadın gittiğinde
.Hep böyle olur; bir kadın gittiğinde; övgüler, uyarılar, yakınmalar, dualar yetim kalır
.Kapı eşiğindeki ‘Dikkat et…’ duyulmaz,
annesi gitmiştir ‘geç kalma’nın.
Kadınlar, arkalarında büyük boşluklar bırakarak giderler
.Bir kadın gittiğinde pek çok kişi gitmiştir aslında.
Ve bir kadın gittiğinde pek çok ‘yetim’ bırakmıştır arkasında.
Bekir coşkun